Türkiye Mimarlar ve Mühendisler Odası Birliği (TMMOB) Bingöl İl Koordinasyon Kurulu, 6 Şubat Kahramanmaraş depreminin yıl dönümü dolayısıyla toplandı.
Bingöl Ticaret ve Sanayi Odası Dr. Cevdet Yılmaz Konferans Salonunda düzenlenen toplantıya, TMMOB İl temsilcisi ve üyeleri katıldı.
Toplantının ardından yapılan açıklamada, ülke tarihinin en büyük depremlerinden biri olan 6 Şubat depremlerinin geniş bir coğrafyayı etkileyerek 11 ilde yıkıcı sonuçlar yarattığı hatırlatıldı.
Depremle ilgili verilerin paylaşıldığı açıklamada, "Depremde yaşanan kayıplara ve
yıkımlara ilişkin tüm veriler aradan geçen bir yılın sonunda henüz açıklanmış değildir.
6 Şubat depremleri başta deprem olmak üzere yaşanan onca doğa kaynaklı afetten hiçbir ders
alınamadığını, hem merkezi idarenin hem de yerel yönetimlerin depreme hazırlıklı olmak adına
yapılması gereken hiçbir çalışmayı yapmadıklarını en acı şekilde gözler önüne sermiştir.
Ülkemizin acı tarihi, çok sayıda yıkıcı deprem ve kayıplarla doludur. Ne yazık ki yurdumuzda
hala benzer acı kayıpları yaşatmaya son derece müsait birçok aktif fay bulunmaktadır. Bu
muhtemel depremlerin zamanının ve lokasyonunun tam olarak belirlenmesi mümkün değildir.
Depremler, önlenemeyen doğal doğa olaylarıdır. Ancak depremin afete dönüşmesinin önüne
geçmek tamamen mümkündür. Bu sebeple topyekûn bir seferberlik mantığı ile konuya
yaklaşılmalı, konunun paydaşları kurumların biz meslek odalarının almış olduğu sorumluluk
bilinciyle hareket etmeleri zaruri ve elzemdir." denildi.
Son yaşanan 6 Şubat depremleriyle beraber Genel Hayata Etkili Afet Bölgesi kapsamına alınan
Bingöl'de, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca yapılan hasar tespit çalışmaları sonucunda 3 binin üzerinde yapının ağır ve orta hasarlı olarak belirlendiği ve söz konusu yapılarla ilgili yıkım işlerinin henüz başlamadığı iddia edilen açıklamanın devamında şu bilgilere yer verildi.
"Vatandaşlarımıza yeni konut imkânları için de hala bir çalışmanın olmadığını üzülerek ifade ediyoruz. Yurttaşlarımızın büyük bir kısmı söz konusu ağır ve orta hasarlı yapıları kullanmaya devam etmektedirler. Bu konuda gerekli tedbirler bir an önce alınarak telafisi mümkün olmayan kayıpların önüne geçilmelidir.
Yerinde dönüşüm kapsamına alınan ilimizde hala bir Yerinde Dönüşüm Ofisi kurulmamış ve
yerinde dönüşüm konusunda hem yurttaşlar hem de meslektaşlarımız bilgilendirilmemiştir. Bu
nedenle ilimizde henüz yerinde dönüşüm kapsamında projelendirilmiş ve ruhsatlandırılmış
hiçbir yapı kaydı bulunmamaktadır. İlgili idareler, bu konuda gerekli bilgilendirmeyi yaparak
yerinde dönüşüm çalışmalarının önünü açmalıdırlar.
Diğer taraftan 2020 Kaynarpınar depreminde ağır hasarlı olarak belirlenip inşaat çalışmalarına
başlanan birçok yapının tamamlanmadığını ve hak sahiplerine tesliminin yapılmadığını
görmekteyiz. Bu kapsamda odalarımız ve birliğimize çok sayıda bildirim ve şikâyet
gelmektedir. Bu hususta konunun muhatapları ile yapılan görüşmelerde ve kamuoyuna daha
önce de yaptığımız açıklamalar neticesinde sağlıklı bir görüş alınmamış ve kamuoyu yeterince
aydınlatılmamıştır.
2002 yılından bugüne kadar tam 9 defa imar affı yasası çıkarılmıştır. Son olarak 2018 yılında
çıkarılan imar affı ile İmar Kanununa aykırı olarak, hiçbir ruhsat sürecine girmemiş veya ruhsat
ve eklerine aykırı olarak inşa edilmiş, planlama, projelendirme ve uygulama süreçlerinde
mimarlık, mühendislik hizmeti almamış her türlü yapıya sadece sahiplerinin beyanı ile hem
hukuki geçerlilik hem de toplum nezdinde de meşruluk kazandırılmıştır. Hatta önceki imar
aflarına göre çıta bir adım daha yükseltilerek sermaye çevrelerinin çıkarları korunmuş, hukuka
aykırı olduğu yargı kararları ile kesinleşen, yıkılmasına veya para cezası uygulanmasına
hükmedilen inşaat projeleri bilinçli bir tercihle meşrulaştırılmıştır. İlimiz Bingöl’de de 8500-
9000 binaya imar affı kapsamında yapı kayıt belgesi verilmiştir.
Kısaca genel olarak sorumluların bu anlamda adını doğru koymak gerekir. Doğal bir doğa olayı
olan depremlerin felakete dönüşmesi nedeniyle yaşadığımız bu acıların asıl sorumluları
kimlerdir;
- Planlı kalkınma, sanayileşme ve tarımsal üretimin artırılmasından tamamen uzaklaşarak
ülke ekonomisini arazi rantı üzerine temellendiren, İnşaat sektörünü de bu temelin
üzerine oturtanlardır.
- Konutu halkın gereksinimi ve barınma hakkı olarak değil ekonominin en önemli ticaret
aracı yapanlardır.
- Arazi üzerinden şekillenen kent rantını merkezi ve yerel düzeyde paylaşanlardır.
- Deprem riski yüksek bir bölge olan ülkemizin aktif fay hatlarını, dere yataklarını ve
taşkın alanlarını, nehir deltalarını, tarım alanlarını, ormanları, sit alanlarını, deniz
doldurularak kazanılan alanları bilimi ve tekniğin gereklerini göz ardı ederek
yapılaşmaya açanlardır.
- Bu riskli alanlara yapılan kaçak ve denetimsiz yapıları ıslah imar planı, imar affı vb.
uygulamalarla teşvik edenlerdir.
Sonuç olarak yüksek ivmeli deprem üretme potansiyeline sahip fay kırıklarının olduğu ilimizde
depremlerin, hayatın olağan bir parçası haline getirilmesi gerekmektedir. Bu kapsamda
TMMOB olarak ilimiz genelinde mühendislik bilinciyle her türlü sorumluluk ve görevi tüm
bileşenlerimiz ve ilgili kurumlarla bilim ve teknik temelinde yürütmeye hazır olduğumuzu
belirtmek isteriz. 6 Şubat 2023 başta olmak üzere ilimizde ve ülkemizde yaşanan depremlerde
yaşamını yitiren yurttaşlarımıza Allah’tan rahmet diler, böyle acıların bir daha yaşanmamasını
temenni ederiz."