Bingöl’ün Karlıova ilçesine bağlı Hasanova köyünde dünyaya gelen genç girişimci ve iş insanı Fesih Zeki Mert, 2002 yılında bir arkadaşının tavsiyesiyle Kanada’nın Toronto kentine gitti. Çalışma azmi ve cesaretiyle hiç bilmediği bir ülkede sıvacı olarak işe girdiği inşaat firmasının sahibi oldu. Başarısını hayal kurmaya bağlayan Fesih Zeki Mert’in hikayesi, gençler için önemli dersler barındırıyor.
İlk, orta ve lise eğitimini Türkiye’de tamamlayan Fesih Zeki Mert’in hikâyesi Karlıova’nın Hasanova köyünde başlıyor. Doğduğu ve büyüdüğü köyde çocukluğundan beri akranları arasında , girişimci ruhu, yenilikçi bakış açısı ve liderlik vasıflarıyla öne çıktı. Her zaman smart ve inovatif fikirler peşinde koşan Fesih Zeki Mert, hayallerini gerçekleştirmek için yurtdışına gitmeye karar verdi.
İlk yurtdışı macerası İngiltere’de başlayan Fesih Zeki Mert, burada kısa bir süre çalıştıktan sonra kendi deyimiyle bir arkadaşının “aklını çelmesiyle” bir anda kendini Kanada’nın Toronto kentinde buldu. Kısa bir süre sonra Kanada’nın hayallerini gerçekleştirebileceği dinamiklere sahip olduğunu keşfeden Fesih Zeki Mert, bu ülkeye yerleşmeye karar verdi. İlk başlarda daha çok günübirlik işlerde çalışan Mert, kısa bir süre pizza dükkânında çalışıp daha sonra ise inşaatlarda sıvacılık yapmaya başlar.
İş aradığı günlerde daha sonra da sahibi olacağı şirketin önünden geçerken bir umutla iş başvurusunda bulunmak için ürkek adımlarla içeri girer. Aynı gün işe alındığı Van Horne şirketi ise Alman ve Hollandalı iki ortağın 1973 yılında kurduğu yarım asırlık bir işletmedir. İşletmede çalışkanlığı, azmi ve cesaretiyle dikkatleri üzerine çeken Fesih Zeki Mert, kısa bir süre içinde kendi şirketini kurup işçi olarak çalıştığı işletmeye aynı zamanda taşeronluk yapmaya başlar. Bu arada elde ettiği birikimlerle Van Horne şirketinin hisselerini satın almaya başlar. Bu istikrarlı çalışmasıyla da on yılın sonunda şirketin tüm hisselerini satın alarak şirketin başına geçer.
İşletme sahibi olmasını, Anadolu insanının çalışkanlığı ve girişimci ruhunda saklı olmasına bağlayan Fesih Zeki Mert, Van Horne Construction Ltd. ile Kanada, İstanbul ve Bingöl’de inşaat sektöründe birçok prestijli projeyi hayata geçirmeye devam ediyor.
Gençlere ilham kaynağı olacak bir başarı öykünüz var. Bu hikâyeyi birde sizden öğrenmek istiyoruz.
Bingöl Karlıova doğumluyum. 42 yaşındayım. 2000 yılında İngiltere’ye gittim. İngiltere’ye gittiğimde önce kebap restoran işlerinde çalıştım. Beli bir zaman çalıştıktan sonra kendime bir ‘iş yapayım, iş yapmam gerekir’ dedim. Hep bir iş yapma heyecanım vardı. Bir Sene sonrasında biraz kendi biriktirdiğim para, biraz arkadaşlardan alarak küçük bir dükkan aldım. Biraz da dükkan sahibinden borç almıştım. Bir seneye yakın öyle çalıştım. Benim Batmanlı bir arkadaşım vardı. Dediki ‘Kanada’yı hiç düşündün mü? Biz gidelim mi?’ diye. Dedim ‘bir bakalım’ o zamana kadar hiç Kanada’yı duymamışım ve internet falan yoktu. Teknolojide kullanmıyordum. Sonra bir seyahat acentesinden birkaç kitap aldım ve araştırmaya başladım. İlk izlenimim burası Bingöl ‘e çok benziyor oldu. Kafam baya karışmıştı. Oysaki işimde iyiydi. Artık bir düzen de kurmuştum fakat Kanada bir türlü kafamdan çıkmıyordu. Dedimki tamam bir gidelim, hatta beraber gidecektik. Arkadaşım beni yarı yolda bıraktı. ‘sen önce git bir bak bana haber ver ondan sonra ben geleyim’ dedi ve gittim.
Kanada maceranız hayli ilginç geçmiştir. Mesela çalıştığınız firmanın sahibi oldunuz. Nasıl oldu, bize anlatır mısınız?
Kanada’ya gitmek istiyordum fakat kimseyi de tanımıyorum. Dedim ‘bir gideyim en kötü 2 sene kaybetmiş olurum daha gencim, yeniden yaparım en azından tecrübe etmiş olurum.’ Tarihler 04.11.2002 gösterdiğinde, uçaktan indiğimde havaalanından dışarı çıktım. Çıkar çıkmaz tekrar içeri koştum, çok soğuktu nefes almakta zorlandım. Kendi kendime nereye geldim, Bingöl’de kalsam daha iyiydi demiştim. Fazla bir para da yoktu üzerimde. 3 bin dolar gibi param vardı. İlk olarak kalacak yeri ayarlamıştım, pansiyon gibi bir yerdi. Konaklamaya başladıktan sonra saat farkından dolayı kendime gelmem 1-2 gün aldı. Sonra iş aramaya çıktım, geziniyordum bir iki gün gezdikten sonra Pizza Memo diye bir yer gördüm. Pizza ve kebap üzerine çalışılıyordu. Hemen içeri girdim. Memleketlerini sordum ‘Kayseriliyiz’ dediler. Ben de buralarda hiç Bingöllü var mı diye sordum. Aldığım cevap ‘3-4 kişi var isimlerini verelim’ dediler. Bizi bir araya getirdiler sağ olsunlar, tanıştıktan sonra dedik ‘biz geldik paramızda yok, yerimiz de yok bize yardımcı olabilir misiniz’ diye sorduk. Tabi oluruz dediler. Kirası 750 olan bodrum katında yaşanması zor bir yer tuttuk, yerleştikten sonra artık iş arama vaktimiz gelmişti. Bingöllü arkadaş ‘burda bize inşaat işi yapan Bingöllüler var gidin onlara söyleyin onlarla çalışın’ diye, tamam dedim ve gittim. Sabah beni aldılar. Hava çok soğuk evden çıkmak istemedim. Neyse gittik.
Bir hafta çalıştıktan sonra beni yanlarına çağırdılar ‘maaşını konuşalım’ dediler. ‘Saat ücretin 10 dolar’ bende tamam dedim çalışmaya devam ettim. Ama o ücretle geçinmem mümkün değildi. Bende ek iş olarak evlere paket hizmeti veriyordum. Çok sıkıntı çekmiştim. En zorlu günlerimdendi. Sonra başka iş aramaya çıktım. Soğuğa da alışmıştım, yürürken araba tamir yerinde bir ilan gördüm ve içeri girdim. Motor ustası olduğumu söyledim, amacım günü atlatmaktı çünkü orda 1 saat de çalışsan tam gün ücretini veriyorlardı. Neyse o gün beni araç başına geçirdiler alet-takım çantası verdiler. Bende vidaları sökmeye başladım. Ama o arada bekliyorum gelip beni kovsunlar diye. Baktım ilk gün kimse gelmedi. Dedim tamam ilk gün tamamdır. İkinci gün tekrar gittim işe. Bekliyorum gelip beni kovsunlar. Neyse zaman ilerliyordu öğlen oldu yetkili geldi baktı ve dedi ‘O my God’ hemen kovdu beni. Bende dedim maaşımı verin gideyim. Neyse hemen ‘muhasebeye git paranı al ve gözüme gözükme’ dedi. Ücreti alır almaz ilk işim hemen eve alışveriş yapmak oldu. Bütün dolabı doldurdum. Sonra ulaşımı sağlamak için otobüs kartı aldım artık rahatlamıştım. Otobüs kartım 2 aylık sınırsız kullanabilirdim. Dolabımı da doldurmuştum. Rahat rahat iş arayabilirdim.
Sonra iş aramak için gezinirken Van Horne diye bir şirket gördüm ve içeri girdim. Dedim işçi lazım mı? Ne iş yaptığımı sordular. Her işi yaparım, temizlik, getir götür. Birde birkaç hafta inşaat işinde çalışmış olmamın özgüveniyle dedim iyi bir sıvacıyım dedim. Tamam ‘gel çalış’ dediler. Ama her işe bakmamı istediler. Bende tamam dedim başladım.
Ben hiçbir şeyden anlamıyordum fakat baka baka öğrendim. İş normalde 8 ayda teslim edilmesi gerekiyorken 6 ayda teslim etmiştim. Patronların hoşuna gitmişti sonra bana dediler ‘gel seni başka şehirdeki şantiyemize gönderelim. Bu şantiye süreci 8 aydır eğer fazla sürerse maaşından keserim ama kısa sürürse de 8 aylık maaşını veririm ve primde veririm’ dediler. Bende kendime güvendiğim için kabul ettim. Verdikleri işi de 6 aylık bir zaman diliminde bitirdim ve 8 aylık paramı aldım. Sonra bana tekrar iş teklif edecekken dedim artık burda çalışmayacağım. Benim bir hayalim var çünkü. 1,5 sene geçinebileceğim kadar kazanmıştım. Adama dedim ki hem dışarda çalışayım hem size çalışayım, sonuçta şirketin bir sürü işleri var adam kabul etti. Sonra gittim bir şirket kurdum. Sıva ve dış mantolama üzerine. Fakat işten hiç anlamıyordum. Bende Maraşlı bir arkadaş vardı. Herkes ona 20-25 dolar veriyordu ona. Dedim sana 35 dolar saat ücreti vereyim gel benim ile çalış dedim. Önce ‘ortak olalım’ dedi yok dedim. Vereyim ücretini bana çalış tamam dedi. Birkaç küçük iş aldım geceleri reklam vererek dağıtarak.
Fakat çok uğraştım sonunda Çinli bir adam geldi ‘benim bir tane binam var yapmak ister misin’ dedi. Bina dediğinde çok heyecanlanmıştım. Gittim baktım gerçekten bina. Adam Çinli olduğu için küçük bir yer gösterecek sandım, yapabileceğimi düşünmüyordum. Bende ona göre normalin 3-4 katı fazla fiyat verdim ki yapamazsak zarar etmeyelim diye. Adam kabul etti ve biz başladık işe. Kendi görüşüme göre temiz yapmamıştık ama adam çok beğendi, ücretimizi de vermişti.
Tabi bu süreçte Van Horne’nin işlerini de yapıyorum ve kurmuş olduğum şirket 2017-2018 yılı Kanada’da hızla büyüyen 100 şirket arasına girmişti. Bu durum beni daha da heyecanlandırmıştı. Sonra arayışa giriştim. Sektörümle alakalı bir fabrika kurmaya karar verdim. Bir makine aldım ve hergün ürün çıkarıyorum ama istediğim kaliteyi tutturamıyorum. En son dedim tama eğer kötü malsa önce kendim kullanırım sonra fabrika oturdu artık hem piyasaya satıyordum hem kendim kullanıyordum kar payımda yükselmişti.
O arada Van Horne’da çalışan İtalyan bir arkadaş vardı. Dediki ‘ya sen niye Van Horne’dan hisse almıyorsun?’ Bende hisse biliyorum ama nasıl alınır bilmiyorum. O bana nasıl alınacağını söyledi. Sürekli soru sormaya başladım öğrendim. Sonra bir iş yaptım Van Horne’ye karşılığını ücret olarak değil hisse olarak almıştım. Elime kazanç geçtiği her süreçte hisse almaya başlamıştım ama hep bu şirketi alacağım düşüncesi vardı zihnimde. 10 senelik bir zaman içerisinde baya bir hisse aldım en son 2 ortak kaldı.
Biri dediki ‘ben yaşlandım artık senide görüyorum istekli azimlisin şirketi daha iyi yerlere getirebilirsin. Gel sana hisselerimi satayım.’ Bende tamam dedim ama param yoktu. Ne yapacağım diye düşünürken 1-2 ay geçmişti. En son adamla konuşma kararı aldım. Dedim ben bir çözüm buldum ben sana istediğin paranın şu kadarını vereyim kalanı da 1 sene içerisinde öderim. Adam ilk başta kabul etmedi. Bir sene uzun zaman, 6 ay içinde ödersen olur demişti. Kabul ettim ve aldım. Bir ay içerisinde de kalan ücretini ödedim.
Bir kişi kalmıştı. Hisse sahibi kalan kişi de 73 yaşındaydı hiç anlaşamıyorduk. Bir gün dedimki ya biz anlaşamıyoruz ya gel bendeki hisseleri ya al ya da bana hisseleri sat. O da önce tamam dedi sonra yok dedi bir uzlaşmazlık yaşadık. En son ben dedim bir önceki hissedardan aldığım ücrete senden bütün hepsini alırım. Kabul etmişti. Süreç 8 ay sürdü. 8 ayın sonunda şirketin tek sahibi oldum. Yönetimi genç kadrodan oluşturmak istiyordum ve yeni bir yönetim kurdum. Şirketi dinamik hale getirdim. İlk 5-6 ay yönetime yönelik araştırmalar yaptım. Sonrasında inandığım ekibi kurmuştum. Genç ve tecrübeli ekibi kurduktan sonra ilk sene %500 büyüme sağlamıştık. Yavaş yavaş Kanada’nın başka eyaletlerinden de iş almaya başlamıştık. Buna istinaden şubeler açmaya başladık. 3 sene içerisinde kontrollü bir şekilde Kanada’da 10 ofis açmıştık. Artık girebileceğimiz işlerin meblağları 10 milyondan dolardan 70 milyon 100 milyon dolarlara çıkmıştı.
Bingöl’e nasıl yatırım kararı aldınız?
Şirketimizi ulusla arası bir şirket yapalım düşüncesiyle Rusya – Kazakistan -Avrupa – Dubai – Moğalistan’a gittik. Gezdikçe daha çok iş alanlarında araştırma yapıyorduk. Şirketi daha ileriye getireceğini de biliyorduk. Dubai’de iş yapmaya karar verdik orada %49 a %51 lik bir durum olduğundan korktum yapmadım. Ordan İstanbul’a geldim. İstanbul’a geldikten sonra Türkiye temsilcimiz Ali Bey ile tanıştı. Ondaki enerjiyi gördüm ve iş yapacağımdan bahsettim. Sonra İstanbul’da iş yapmaya karar verdik. Bu arada şirkette tek başıma karar verecek durum olmuyor. Kanada’da işler farklı ilerlediğinden biz 1 aylık bir süreç içerisinde ilgili onayları aldıktan sonra İstanbul Kadıköy’e şubemizi açtık ve çokta güzel ilerliyoruz 5. projemize başlayacağız. Ülkeme karşı bir ahde vefam olduğundan İstanbul’a gelip gitmeye devam ederken Bingöl’e de gelip gitmeye başladım. Sonra Bingöl’e de iş yapmaya karar verdim. Bingöl’de 140 daireli bir proje başlattık. Farklı bir mimariyle işe koyulduk. Herkesin yaptığı aynı projeleri yapmak istemedik ve Kanada’da ödül almış projemizin aynısını Bingöl’e yapmak istedik. Sadece para kazanmak değil, Bingöl’ün estetiğine katkı bulunmak istedik.
Bingöl’de başka yatırımlarınız olacak mı?
Aslında biz hem inşaat hem yatırım için Türkiye’ye geldik. 2022’de Bingöl’e yatırımlarımızı artıracağız. Değişik projelerim var inşallah bu projelerimi de Bingöl’e kazandıracağız. Bingöl’de işsiz gencimiz kalmayacak. Hayalim de budur.
Yaşamınız boyunca edindiğiniz tecrübelere dayanarak gençlere bir tavsiyede bulunmak isterseniz, neler söylemek isterdiniz?
Bu süreçte bir hadise yaşadım. Çok tecrübe edindim. Başımdan geçenleri değil, kendime prensip ettiğim planlardan bahsetmek belki daha iyi olur. Öncelikle hayal edin. Ne kadar büyük olursa olsun hayalini et. Ben bir işe başlarken önce hayal ediyorum. Sonra planlıyorum. Uygulamaya geçerken ne olursa olsun, ister güneşli ister yağmurlu olsun ama asla planımdan vaz geçmiyorum, son olarak söylemek gerekirse Girişimcilik inanmaktır ve inandığın kadar cesaretli olmaktır. Benim hikâyemin başarısı bu.
Kanada’da ad ve soyadınızın baş harflerinin kısaltması ola FZM Vakfı Kurdunuz (FZM Foundation). Bu vakfın çalışmalarından bahseder misiniz?
Dünyanın finans göz bebeği Toronto’da FZM Foundation kuluçka merkezini kurduk. Vakıf bünyesinde kurulan Fesih Zeki Mert Girişimcilik ve İnovasyon Enstitüsü ile Toronto’da şirket kurulumu ve gençlere özel ofislerinde çalışma fırsatı sağlıyoruz, en önemlisi hayallerinin arkasından koşmaya, cesareti ve enerjisi olan gençleri destekliyoruz, yeter ki gençlerimiz inandıkları kadar cesaretli olsunlar.