https://www.bingolnethaber.com/files/uploads/user/376c6b9ff3bedbbea56751a84fffc10c-87f273e1b37083e9d721.jpeg
Abdullah Çelik

Muhalif olmayı seviyoruz

23-12-2022 14:22

Kimin ağzını açarsanız ne olacak bu Bingöl’ün hali diyor veya Bingöl’ün sorunlarından dem vuruyor. Kimsenin aklına çözüm üretmek gelmiyor. Olaylara olumsuz yönden bakıyor. Kimse bardağın dolu tarafını görmüyor, hep yarım kalan taraf göze batıyor. Sıfırdan sorun oluşturmaya üzerimize yoktur. 

Çok basit olaylar karşısında bile muhalif olmaya can atıyoruz. Bir iş doğru yapılsa bile, onu mercek altına alıp mutlaka bir kulp yapıştırıyoruz hem de perçine gerek duymadan. İktidarda dahi olsak muhalefet yapmayı seviyoruz. 

Bingöl için bir proje ortaya konulduğunda, ‘Beğenmedim’, ‘Çok kötü’, ‘Olmamış’ gibi olumsuz yakıştırmalar yerine, projeyi ortaya atanları tebrik etmek lazım. Projenin bir eksikliği varsa ‘Şöyle yapılsaydı daha güzel olurdu’ şeklinde yapıcı eleştiriler yapılması daha doğru olur. Yoksa daha çok sorun olacağız. 

Geçenlerde bir büyüğümüze misafir olduk. Sohbet iyice koyulaştı. Bir yandan çaylarımızı yudumlarken bir yandan da memleket meselelerini konuşmaya başladık. Büyüğümüz bir bilge üslubu ile derin bir nefes çektikten sonra çayından bir yudum aldı. Gelen gideni çoktu. Her yaştan, her fikirden insanları ağırlamıştı. Adeta bir insan sarrafı olmuştu.

Bilge insan: 

“İnsanlarımızın istekleri çok değişti. Eskiden bir kuru ekmeğe razı olan insanoğlu, artık çok şeyi beğenmez olmuş. Herkes şikayet ediyor halinden. Esnafından, köylüsüne, memurundan, işçisine kadar kimse hayatından memnun değil. Eskiden 'işler nasıl' diye sorulunca 'çok şükür' diyenler, son zamanlarda perişanlıktan bahsetmeye başladı. Komşusunu kıskanmaya başladı. Çevresini temizleyen ayıplandı. Bir iş yeri açıp 3-5 kişi çalıştıranlara 'ula bu adam nereden buldu' veya 'parayı götürüyor' demeye başladı. Herkes çalışmadan, köşeyi dönmek istiyor. Köşeyi dönmek için gayret göstermiyor. Büyük bir rehavet var insanımızın üzerinde. Çok tembelleşmiş. Tarlası olan, tarlasını işlemiyor. Biliyormusunuz? Ta Diyarbakır’dan, Mardin’den gelip Bingöl’de tarla icar eden insanları. Onlar çalışıp rızklarını topraktan çıkarırken, bizimkiler, sorunları ekip biçiyor. Başkasının yaptığını küçümsüyor. Kendinden başkasını beğenmiyor ve bir kedinin kucağında yuvarlanan yumak gibi hayatın kucağında yuvarlanıp duruyor” diye iç geçirdi. Belki büyüğümüzün konuşmasını tam olarak aktaramadım ama özetle anlatmak istediği tembellik hastalığına yakalandığımızdı. 

Bir sorunu ortaya atarken, o sorunun nasıl çözüldüğünü de ortaya koymak gerek. Yapamadığımız bir işi başkası yapınca, kızmak yerine desteklemek gerek. Oturup konuşmaktan yorulmak yerine, çalışıp terlemek gerek. Eleştirmek gerek ama eleştirirken dozu aşmamak gerek. İsteğimiz yerine getirilmeyince kızmamak, beğenmediğimizi yermemek gerek. Unutmamak gerek. Bizim sevmediğimiz başkasının sevdiği olabilir. Sorunlardan korkmamak gerek. Sorunları asit kullanmadan çözmek gerek. Bilmek gerek. İnsan isteğince yapamayacağı iş yoktur, istemesini bilmek gerek. 

Sorunsuz bir dünya dilemek gerek ama sorun olmayınca sorunsuz yaşamanın bir anlamı olmasa gerek...

30.06.2005
 

Neler Söylendi?